26 Aralık 2010 Pazar
Şal Ördüm-Knit Shawl
9 Aralık 2010 Perşembe
Dantel Masa Örtüsü-lace tablecloth
Bloğumu yakından takip edenler dantel yapmadığımı bilirler.Kalın şiş ve iplere alışmışım.Dantel ipleri çok ince geliyor artık.15-16 yıl oldu sanırım kullanmaya başlayalı.Evladiyelik olacak bu gidişle...
20 Kasım 2010 Cumartesi
Boyunluk-collar-scarf
Yarıya kadar sökülmüş haliyle boyunluğum.Bu tür ipleri sökmek daha zor hele tığla örülmüşse..Nakonun batik ipini ilk kez aldım ama memnun kalmadım.Bayram günü didişip duruyoruz işte.
15 Kasım 2010 Pazartesi
Kayseri Tavası-Herkese Hayırlı Bayramlar-Happy Holidays
Resimdeki malzemeleri kullanarak yapabileceğiniz kavurmalı tarifi tüm sevdiklerinizle paylaşarak,muhabbetle yemeniz dileğiyle :hepinize hayırlı bayramlar diliyorum.
Emma Bombeck Avustralya'da kanserden öldü..
Ölümünden hemen önce şunları yazmış......
"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile
daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer,
şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım..
Yerler leke olacak diye korkmazdım..
Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım..
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..
Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim..
Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine,
hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde
bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim..
Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla
"Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim..
Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi
en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..
Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye
sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a
şükredin.. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her
gününüzü değerlendirirsiniz.."
Emma Bombeck Avustralya'da kanserden öldü..
Ölümünden hemen önce şunları yazmış......
"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile
daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer,
şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım..
Yerler leke olacak diye korkmazdım..
Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım..
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..
Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim..
Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine,
hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde
bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim..
Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla
"Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim..
Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi
en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..
Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye
sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a
şükredin.. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her
gününüzü değerlendirirsiniz.."
30 Ekim 2010 Cumartesi
20 Ekim 2010 Çarşamba
Örgü Tunik-Lace Drees-Knit Tunica
Yaz tatilinde başladığım tuniği henüz bitirebildim.Güneydoğunun meşhur sıcaklarında birlikte sündük işte.Sürenin uzunluğundan olsa gerek kızıma küçük geldi.Daha doğrusu kazak boyunda oldu ancak.Bilemem nasıl bir akıbet bekler bizi.
Batik yün ve 4 nolu şişle çalıştım.2 yumak ip kullandım.
9 Ekim 2010 Cumartesi
Firkete Dantel Modeli-HAİRPİN LACE
Eskilerde gözde el sanatları arasındaydı firkete çalışmaları.Bu örtü de onlardan biri.Turkuaz simli iple çalışılmış.
Burada hertürlü örgüye uyarlandığını göreceksiniz.Ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Burada hertürlü örgüye uyarlandığını göreceksiniz.Ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
6 Ekim 2010 Çarşamba
Bebek Yeleği-Baby Knit Swetear
Nako bebe yünüyle ördüm.Yeleğin sadece yan taraflarında dikiş var .Kenar kısımları tığladım.Özellikle yeni doğanlar için uygun bulduğum bir model..Ön kısmı epeyce kapatıyor çünkü.
29 Eylül 2010 Çarşamba
Lizöz Ördüm
- 3,5 numara kalın tığla ördüm.İpim kalın olduğu için kısa sürede bitirdim.Elimde 90' lı yıllardan kalma yarım işler de var.Bu şanslılardan.
16 Eylül 2010 Perşembe
2 Eylül 2010 Perşembe
Tığ İşi Kazak-Crochet Sweater
2-3 yıl oldu sanırım kazağımı öreli ama yayınlamayı unutmuşum.0 no tığla ördüm model ise tamamen doğaçlama.
27 Ağustos 2010 Cuma
Düşünce Gücü_Thought Force
Düşünce gücü ile ilgili güzel bir yazı ...............
Enerjinizi kullanmayı öğrenin.
Beyin öyle bir güçtür ki..
Kafadan geçen her düşüncenin bir talep olduğuna inanıyorum...
iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir ,
Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın...
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz "onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor. Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.
Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi. Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.
Sürekli param yok diyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.
Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir.
Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere
ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın.
Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.
Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu
pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin.
Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar.
Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler.
Neden ?
Ne zaman göstereceksiniz?
Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki ,
insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
Yeter ki beynini şartlandırabilsin.
Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi
vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır.
Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir.
Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum
"Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.
Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor.
Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor.
Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş.
Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak,donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor."..
Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .
Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam
1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu
tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler.
Ben bu laftan çok korkarım , eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler.
Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.
Ne doğru bir laf değil mi?
Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.
Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de ..
Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da
bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde
değerlendiririm.
Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.
Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.
Dün, bugün,yarın diye...
Biz ani stresleri çok severiz.
Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.
Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.
Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli..
Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın.
Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi az alsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.
Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar.
Netten alıntıdır.
Enerjinizi kullanmayı öğrenin.
Beyin öyle bir güçtür ki..
Kafadan geçen her düşüncenin bir talep olduğuna inanıyorum...
iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir ,
Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın...
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz "onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor. Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.
Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi. Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.
Sürekli param yok diyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.
Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir.
Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere
ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın.
Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.
Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu
pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin.
Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar.
Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler.
Neden ?
Ne zaman göstereceksiniz?
Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki ,
insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
Yeter ki beynini şartlandırabilsin.
Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi
vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır.
Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir.
Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum
"Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.
Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor.
Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor.
Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş.
Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak,donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor."..
Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .
Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam
1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu
tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler.
Ben bu laftan çok korkarım , eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler.
Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.
Ne doğru bir laf değil mi?
Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.
Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de ..
Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da
bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde
değerlendiririm.
Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.
Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.
Dün, bugün,yarın diye...
Biz ani stresleri çok severiz.
Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.
Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.
Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli..
Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın.
Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi az alsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.
Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar.
Netten alıntıdır.
25 Ağustos 2010 Çarşamba
Bebek Yeleği- Knit Baby West
Bilinen bir yelek modeli.Arkadan başlanıp bütün halde örülüyor.İpim de bi hayli kalındı zaten.Ortaya böyle birşey çıktı işte..Sıcaklığın 40' nin altına düşmediği şehirde ancak bu kadar açıklama yazabiliyorum.Tüm ziyaretçilerime duyurulur.
13 Ağustos 2010 Cuma
Örgü Bayan Süveter-knit sweater for women
Bu arada fotoğraf makinem bozuldu.Eşim çöpe attım dedi ama ben tamirden geleceğine inanmak istiyorum.Makinesiz bir blog nereye kadar ...Sizi Kitaro ile başbaşa bırakıyorum.Hem göze hem de ruha hitap eden görsel şölenle..
10 Ağustos 2010 Salı
3 Ağustos 2010 Salı
Gömlek Süsleme
Şile bezi gömleğimi hazır aldım.Yakadaki siyah tığ işi vardı kenarlarda.Kullanışlı olmadığı için uygun renkte dantel ipiyle tığladım.Yazlık giysilerimle kombinlenmiş oldu sanki..
23 Temmuz 2010 Cuma
BOLERO
Herkese hayırlı-bereketli cumalar dilerim.
İki yıl kadar önce hanım kızlarıma ördüğüm fakat henüz giyilmeyen boleroyu resimledim.
15 Temmuz 2010 Perşembe
11 Temmuz 2010 Pazar
8 Temmuz 2010 Perşembe
4 Temmuz 2010 Pazar
Örgü Etek-Crochet Skirt
3 adet makine yünü ve 5 numara tığ ile örülüp uygun renkte kumaşla astarlanıp ,uzun uğraşlar sonucu son şeklini almış eteğim.Evimin içinde sıcaklık 35'+ doğal olarak sözü kısa tutmaya mecburum.Hepinize kucak dolusu selamlar...
24 Haziran 2010 Perşembe
Bu da Diğer Pelerinim
Hepinize yeniden merhabalar.Ortamın ve de gündemin sıcaklığı içinde insanın pek de hevesi olmuyor sanki güncellenmeye.Postlarımın arası bayağı bi açıldı.Buna bir de yeni ürünler ortaya çıkaramamak eklenince n'olucak bloğun hali diye kendime soruyorum.
Yine arşivime koştum ve kıyıda-köşede kalmış modellerim şimdilik vaziyeti kurtarır sanırım.
şablonla ğuraşırken takip listem kayboldu.Yeniden oluşturmaya çalışıyorum.İnşallah gözden kaçırdıklarım olmaz.Mutlu-sağlıklı-huzurlu yarınlara doğru...
18 Haziran 2010 Cuma
Hediye Namaz Elbisesi
Bu tür kampanyalara katılmayı düşünmedim ama hediyenin cazibesi olsa gerek bu sefer ben de varım diyorum..Sevgili Gülinin Penceresi düzenlemiş.Ne diyelim muhtemel rakiplerime başarılar dilemekle beraber inşallah bana çıkar .
17 Haziran 2010 Perşembe
13 Haziran 2010 Pazar
Pelerin
Yapılışı: 6 nolu şişle 140 ilmek başlanıp 116 ilmekte bitecek.eksiltmeler kalın ipimiz örülürken 8+8+8 şeklinde yapılacak.ilk sıramızda eksiltme yok .12 yada 14 sıra (24-28) da bir diğer ipe geçilip aynı şişle öülecek.verdiğim bu ölçüler yaklaşık 40-42 beden için uygun oldu.42-44 beden için 150 ilmek tavsiye ederim.örmeyi düşünenlere şimdiden kolay gelsin.
3 Haziran 2010 Perşembe
22 Mayıs 2010 Cumartesi
ŞAL-Knitting Shawl
Örüldükten sonra sökülerek model oluşturulan şallardan örmüştüm vaktiyle iki adet.Mor renk pek farkedilmiyor ama çoktan hediye verdim bile..
14 Mayıs 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)